tersten minimalizm oyunu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tersten minimalizm oyunu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ağustos 2018 Pazartesi

Tersten Minimalizm Oyunu 2. Gün

Minimalizm oyunumun 2. günü fazlasıyla kolay oldu. Vedalaşmak gereken ama kıyılamayan kitapların bir bölümü daha elimizden çıktı. Altta bolca gazetelerle verilen yemek kitaplarından var. Çoğu tarif evimizde asla olmayan malzemelerle dolu olduğundan hiç kullanmadık resmen. 10 küsür yıllıklar, şimdilerde tarif arıyorsak internetten buluyoruz. Çocukken gazetlerle verilen bu tür şeyleri almaya pek hevesliydim, kıyamamıştım da bir türlü. İncecik oldukları için çok yer kaplamıyor gibiler aynı zamanda ince oldukları için düzgün durmasını sağlamak çok zordu. Üstteki kitaplarla beraber tam 29 kitap var burada. Okunabilecek durumda olanlar kitap toplama noktalarına gidecek, okunamayacaklar ise geri dönüşüm poşetinde mahallemizin dönüşüm toplama günü olan çarşambayı bekliyor.
Eğer sayfama ilk kez geliyorsanız önceki yazılarımı da okumanızı tavsiye ederim.
Az eşyalı çok huzurlu günleeer :)

12 Ağustos 2018 Pazar

Tersten Minimalizm Oyunu 1. Gün



Önceki yazılarımda bahsettiğim oyunumun ilk gününe ait fotoğraflar. Benden ayrılan 30 eşya. 
Önceki yazılarımı okumadıysanız
Buraya tıklayarak nasıl biriktiğimi
Buraya tıklayarak nasıl sadeleşmeye başladığımı
Buraya tıklayarak tersten minimalizm oyunu ile ilgili yazımı okuyabilirsiniz.
Gelelim eşyalara

  Severek aldığım başlarda çok kullandığım ancak yenilerinin gelmesiyle 2 senedir neredeyse hiç giymediğim montum
Çoook eskilerden aldığım ancak artık desenli olduğu için hiç kullanmadığım 2 eşarp
Çok sevdiğim ancak bedenime büyük olduğu için çok az giyip yıllardır sakladığım bir üst 
Dünyanın en anlamsız ayakta 1 dakika durmayan tasarımına sahip 2 çift çorap fotoğrafta gördükleriniz

Aynı tip askılı üstün 5 rengi de elimden çıkardıklarımdan çünkü bunları yıllarca önce başkalarında görüp özendiğim için aldım ancak ben askılı şeyleri dışarıda hiç giymedim e içime giymek için de uygun değillerdi ara ara kışları giyiyordum, ancak pamuk iç çamaşırlarının önemini de anlayınca elimde tutmak için sebebim kalmadı
Alttaki çiçekli ise modeli harika olan tam bir tatil elbisesi ama bana büyük hiç giymedim ilerde evde giyerim diye saklıyordum, ama saklamama değecek kadar bana yakışmadığına karar verdim. Modeline bayılıyorum hemen bir fotoğrafını da ekleyeyim


Eldivenler bana arkadaşımın hediyesiydi, ihtiyacım olan zamanlarda fazlasıyla ihtiyacımı karşıladılar ancak bana oldukça büyükler ve artık bedenime tam 2 farklı eldivenim var, kendisine ve bana veren arkadaşıma teşekkürlerimi sunarak vedalaşıyorum.
Gri olansa etek şeklinde pareo haşema alırken 2 tane pareo alırsam 30 40 tl kadar bir indirim elde edecektim bu yüzden almıştım tabiki hiç  kullanmadım ama atmamıştım da, artık elimden çıkıyor.
Pembeli olansa nerden geldiğini bilmdiğim bir şal, evdeydi boynuma dolarım diye saklıyordum ancak hiç kullanmadım ve çok kaşındırıcı bir kumaşı var.
Mavi çizgili bana çok güzelce hizmet etmiş ve artık eskimiş bir tişört. 
Yandaki beyaz mangodan aldığım yine bana büyük geldiği için ve eskiden bile dışarıda pek elbise giyen biri olmadığım için 1 2 kez giydiğim elbisem. Bunu da pek severdim hemen bir fotoğraf ekleyeyim.

Alttaki ise kotondan aldığım bir kumaş çanta, baya büyük zamanında kitaplarımı bile taşırdım kendisiyle katlayıp koydum. Ancak ben çok zayıfım ve büyük çantalar bende çok sırıtıyor bu yüzden havuza giderken birkaç kez ve dershaneye giderken 'çeşit olsun' diye bir süre kullandım (markalarını söyleme sebebim gardırops üzerinden satışa koyacağım belki yazıyı okurken tam da böyle bir şeye ihtiyacı olan olur diye bilgi vermiş olmak, yine de sadeleşme temalı bir yazıda tüketime yöneltmek istemem, ihtiyacı olan varsaa gardırops hesabım gencceyizci)

Bu fotoğrafta ise eskimiş bir siyah atlet, satışa koyulacak pembe bir deniz şortu, bir arkadaşıma vereceğim siyah bir deniz şortu, bozulmuş olması muhtemel bir güneş kremi, krem, dudak koruyucu ve dibini çıkartır kullanırım diye yıllardır beklettiğim 2 arko krem görüyorsunuz. Arko kremlerin dibini hemen çıkartıp kullanıp çöpe gönderdim.
Bunların hepsini satmayı deneyeceğim,
eskimiş kumaşlı olanları ise kumaş geri dönüşümüne yolluyorum. Bozulmuş kremler ise çöpe. Bundan sonra fazla almak yok, eldekini kullanıp bozulmadan bitirmek ve ihtiyaç olmadan almamak var. 
1. gün çıkanlar böyleydii, huzurlu günler herkese, sadeliğin bendeki karşılığı huzur çünkü :)


10 Ağustos 2018 Cuma

Sadeleşme Yolculuğum 3- Tersten Minimalizm Oyunu

Önceki yazılarımda nasıl biriktiğimi ve sadeleşmeye nasıl başladığımı anlattım.


Sadeleştikçe zihnim ferahladı, aynı zamanda etrafım ferahladı. Beni mutlu etmeyen, işime yaramayan eşyaların gereksiz yer kaplaması, tozlanması ve beni uğraştırması çok anlamsız gelmeye başladı. Kullanmadığım sevmediğim bir çok gereksiz eşyalardan kurtuldum, işe yarayabilecek olanları gerekli yerlere ulaştırdım. Ancak yine de gereksiz olan ama çeşitli sebeplerle kıyamadığım eşyalar var. Kullanmıyorum ve muhtemelen kullanmayacağım ama türlü türlü bahaneler üretip onları elimden çıkaramadım. Baktıkça beni huzursuz ediyorlar, kimini çok ucuz buldum diye kimine çok para verdim diye, kimini zamanında çok sevdim diye, kimi hediye diye , kimini anı diye neredeyse çöp olmuş eşyaları bile tutuyorum. Sadeleşmenin huzurunu görünce bu gereksiz eşyalar daha da gözüme batmaya başladı. Kendime bulduğum bahaneler de saçma gelmeye başladı. Örneğin hediyeler için Marie Kondo'nun Derle Topla Rahatla kitabında yazdığı şey çok mantıklı geldi.Hediyenin işlevi karşı tarafı mutlu etmektir, bize verildiklerinde mutluluk verdiler ve işlerini yaptılar. Bize şuan mutluluk vermiyorlarsa işlerini tamamlamışlardır ve artık onları elimizden çıkarmalıyız. Bunları okuduğumda gerçekten hak verdim yine de temizlik esnasında elim gidip de kurtulamadım. Aynı kitapta yazar  düzenlemeden önce hayal kurmamızı nasıl bir ortamda yaşamak istediğimizi ve nasıl bir hayat istediğimizi düşünmemizi söylüyor. Ben düşündüğümde az eşyanın olduğu toparlaması kolay ve baktığımda bembeyaz bana huzur veren bir odada olmak isterim. Çekmeceyi açtığımda her şeyi üstten görebileyim bir şeyler aramakla uğraşmayayım, kitaplığım ferah dursun kolay temizlensin, Gardırobumu açtığımda sevmediğim bir şey olmasın. Yine yazar diyor ki tamamı çok sevdiğiniz kıyafetlerden oluşan bir gardırop hayal edin daha mutlu olmaz mısınız? Cümleleri aklımda kaldığı kadarıyla yazıyorum. Bu kitapla ilgili pek çok yazı ve video var artık, ben 2 kez okudum 3. 4. 5. kez okuyacağıma da şüphem yok. Okudukça daha başka açıdan da bakıyorum. Aslında kitabın dili kendisi karmaşık ve derin değil, sadece sadeleştikçe bakış açım değişiyor.

Evden çıkardığımız tamamı gereksiz onca eşyaya rağmen hala çıkarmam gerekenler var. Bir evde bu kadar ne olur diyenleriniz varsa inanın temizlemeye başlayana kadar varlığını bile fark etmediğiniz yüzlerce eşya çıkar çoğu evden. Bizim alt katımızda bodrum var ve oradaki 3 odayı depolama için kullanıyoruz. Yer fazla oldukça insan eşyaları anlamsızca tutuyor. Bebeklik kıyafetlerim, beşiğim bile duruyordu şu 2 haftaya kadar ve ben 21 yaşında tek çocuğum. Giyebilecek kardeşim bile yoktu ki bir bahanesi olsun. Neyse ki annemi ikna edebildim ve birkaç özel parçayı saklayıp kalanlarını elimizden çıkardık.

Ben hatıralara da eşyalar üzerinden anlam yükleyen biriydim. Çocukken sevdiğim şeker paketlerini saklardım yıllarca hatta çok sevdiğim bir arkadaşımın aldığı çikolatanın paketini yıllarca  saklamışlığım vardır bir de üstüne tarih yazmıştım sanki o tarihi ezberlemek zorundaymışım gibi. Hala evimde anı dediğim böyle çöpler var. Kıyıp atamıyordum. İyice fark ettim ki sevdiklerimi ve anılarımı hatırlamam için eşyalara ihtiyacım yok. Aklımda ve kalbimde kalanlar en mühimleri zaten.

İşte böyle elimden çıkarmam gerektiğini fark ettiğim, gereksiz yük olan ama bir türlü kıyamadığım elime alıp alıp geri bıraktığım eşyalar için bir tür oyun oynamaya karar verdim.

theminimalists.com sitesinin yazarları sitelerinde bir oyun başlatmışlar. 1. gün 1 eşya 2. gün 2 eşya 3. gün 3 eşya şeklinde her gün elimizden gereksiz eşyaları çıkarıdğımız bir oyun. Gereksiz eşyalar bitene kadar sürecek. Sonra türk işi minimalizm blogunun ve youtube kanalının sahibi Hale hanım bu oyunu 30 günle sınırlayıp kendi versiyonunu yaptı. Birçok kişi de #turkisiminsgame etiketiyle instagramda ellerinden çıkanları paylaştı. Bu oyundan bahsettiği videosunu izlerken  vazgeçemediğim ama gereksiz olan eşyalarımı elimden çıkarabilmek için böyle bir oyuna ihtiyacım olduğunu düşündüm. Ancak bu oyunda bana uymayan 2 kısım vardı. 1.si benim zaten şimdiden gözüme batan (fazla kalemler fazla kıyafetler gibi) 40 50 parça çıkar en az.Bugün biri yarın ikisi derken bunların hepsinden kurtulmak için 9 10 gün beklemek saçma geldi. 2. bana uymayan kısımda şu. Ben ilk günlerde zaten vazgeçmesi daha kolay şeyleri elimden çıkaracağım son günlere geldiğimde vazgeçmesi zor olan 29 30 parçayı bir anda elimden çıkarmak daha zor olur diye düşündüm. Aklıma oyunu tersten oynamak geldi. Yani ilk gün 30 eşyayı sonraki gün 29 eşyayı elimden çıkartarak bir ay boyunca toplam 465 şeyden kurtulmayı planlıyorum. Böylece vazgeçilmesi daha zor ama gereksiz şeylere geldiğimde o günkü sayı 3 5 gibi küçük sayılar olur. Hem ilk günlerde 30 29 gibi çok sayıda eşyadan kurtulursam onların yarattığı ferahlığı daha fazla hissederim ve bana teşvik olmuş olur. Vazgeçeceğim 465 eşyam var mıdır bilmiyorum. Var mıdır varsa nedir bunları hepimiz görelim diye her gün elimden çıkardıklarımı nedenleriyle beraber paylaşacağım. Bakalım defalarca elimden geçirmeme rağmen gerçekten gereksiz 465 eşyam var mı? Gereksiz olduğunu bildiğim ama çeşitli anlamlar yükleyip kendime yük ettiğim eşyalardan kurtulmak için güzel bir deneme olacak gibi geldi bana. Bu tür oyunlar insanı teşvik ediyor.

Yazıyı bitirmeden bir iki tavsiye de vereyim. İnstagramda sadeleşme sürecini paylaşan birçok hesap var ancak ben şuan 2 tanesini çok faydalanarak takip ediyorum. 1.si tüm paylaşımlarını keşfettiğimde tek günde okuduğum, bakış açısını inanılmaz beğendiğim ve bana çok çok şey öğreten _iremyasar_ hesabı. Bu hafta o da kendi mutfağını ve mutfakta sadelikle ilgili önerilerini paylaştı. #iremlemutfakdetoksu etiketiyle instagramda mutfağını sadeleştirenler de paylaşım yaptı. Söylememe gerek yok belki ama yine de söyleyeyim çok samimiyetle öneriyorum bu hesabı kendisinin bile haberi yok. Reklam mı diye düşünen olursa diye söyleyeyim zaten benim reklamını yapmama ihtiyaç bile yok da söylemiş olayım. Aynı şekilde 2. çok sevdiğim hesap da sadeevim hesabı kendisinin youtube kanalı da var konuşmalı videolar attığı ve yakında kitabı çıkacakmış. Gerçekten okumak için sabırsızlanıyorum çünkü kendisi çok araştırıyor ve instagramında da çok güzel faydalı şeyler paylaşıyor.

Son olarak sadeleşmek ^moda^ oldu diye bunları yaptığımı düşünen olursa diye şunu da belirtmek istiyorum. Önceki yazılarımda anlattığım gibi bu benim içimden gelen ve beni ferahlatan bir süreçti. Bunun popüler ya da moda olduğunu ise çok yeni öğrendim. Sadeleşme sayfalarının gelen moda diye yapıyorsunuz eleştirilerine verdiği cevaplarla öğrendim aa popüler mi olmuş diyerek. Sonra youtube a bakıp ne kadar minimalizm konulu Türk videosu da olduğunu ve instagramdaki sayfaları görünce gerçekten anladım popülerleştiğini çünkü geçen sene ben bu sürece başlarken çok çok azdı bu sayı. Keşke hep böyle tüketimi azaltacak şeyler moda olsa.. .Çünkü reklamlar ve moda kavramıyla öyle yönlendiriliyoruz ki tüketim çılgını haline getirildik. Benimse amacım atıp atıp yenisini almak değil, sade yaşamayı eşyaya değil kendi zamanıma önem vermeyi öğrenebilmek.

Ben oyunuma şuan itibariyle başlıyorum. İnstagramda  #terstenminimalizmoyunu etiketiyle ve blogumda her gün paylaşıyor olacağım. Okulumun açılmasına tam 1 ay var ve bu 1 ayda ihtiyaç dışı bir şey almamaya da çalışacağım aldıklarımı ve elden çıkardıklarımı gün gün paylaşacağım. Eşyaya harcamadığım paralarla da kendime anı oluşturacak anlar satın almayı planlıyorum. Yeni bir yer görmek, güzel yerlere gitmek, sevdiklerimle eğlenmek veya ihtiyacı olan birini mutlu etmek gibi.

Huzurlu günler.